KARADENIZLI TURGUT VE KUBA

 

 

Okan KONURAL,Hürriyet

Küba’nın Havana Limanı’na demir atan San Agustin adlı İspanyol Kadırgası’nda kürek mahkûmu olarak Karadenizli Turgut, Gelibolulu Hüseyin, Anadolulu Recep’le birlikte 44 Müslüman forsa bulunuyordu.

16’ncı ve 17’nci yüzyıl Osmanlı- İspanya Deniz Savaşları’nı dünya edebiyatına en üst seviyeden sokan eser İspanyol edebiyatının da zirvesi kabul edilen “Don Quijote/ Don Kişot” romanıdır. 1575 yılında İtalya’dan gemiyle İspanya’ya dönerken gemisi Osmanlı denizcileri tarafından ele geçirilen, 1580 yılına kadar Cezayir’de esir olarak kalan Cervantes, romanında askerliğine ve esirliğine atıf yaptığı bölümlere yer verir.

OSMANLI’YA KARŞI SAVAŞTI 

Osmanlıların Kıbrıs’ı fethinin hemen ardından, 1571’de Papa V. Pius’un çağrısıyla Venedik Cumhuriyeti, İspanya ve Malta’nın katılımıyla bir ittifak kurulur. Cervantes de bu çağrıya, Napoli’ye gidip İspanyol birliklerine katılarak uyar. 7 Ekim 1571’de Osmanlı Donanması’na karşı İnebahtı’da gerçekleşen savaşa “Marquesa” adlı İspanyol kadırgasıyla katılan Cervantes yaralanır. Yaralanan Cervantes’in tesellisi savaşı Papa İttifakının kazanması olur.

5 YIL ESİR KALDI 

Cervantes, romanında savaşı şöyle anlatır: “…Bu mutlu sefere bir talih sonucu elde ettiğim piyade yüzbaşısı rütbesiyle katıldım. O gün Hıristiyanlık için sevinçli bir gündü, çünkü bütün milletler Türklerin denizde yenilemeyeceklerine dair olan inancın ne kadar boş olduğunu görmüşlerdi…” Cervantes iyileştikten sonra üç deniz savaşında daha yer alır. Ve 1575’te askerlikten ayrılarak kardeşi Rodrigo de Cervantes’le birlikte İspanya’ya dönmek üzere “El Sol” adlı bir gemiye binerek Napoli’den ayrılır.

CERVANTES ESİR ALINIR 

Cervantes’in gemisi Fransa açıklarında 4 Türk kadırgası tarafından ele geçirilir. Cervantes ve kardeşi esir alınır, Cezayir’e götürülür. 4 kez kaçma girişiminde bulunan ancak başarılı olamayan Cervantes, kendisi için istenen beş yüz altın fidyeyi, iki Teslis Tarikatı rahibinin ödemesi sayesinde 19 Eylül 1580’de serbest kalır.

SAN AGUSTIN’İN SIRRI 

Osmanlı İmparatorluğu- İspanya Savaşları’nın Cervantes’in hayatında bulduğu karşılık özetle böyle. Meraklıları için Don Kişot’un kendisi tek başına bir büyük hazine. Fakat, iki devletin 16’ncı yüzyıldaki mücadelesinin Türkler açısında da “hüzünlü” hikâyeleri var. Örneğin İspanyol denizcilik tarihi San Agustin adlı bir İspanyol Kadırgası’nın 1590’lı yıllarda San Francisco açıklarında battığını yazar. Aynı tarihlerde Küba’nın Havana limanı kayıtlarında da “San Agustin’le ilgili bilgiler var. Muhtemelen San Francisco açıklarında battan San Agustin, Havana Limanı’na demirleyen gemi. Ve ihtimal ki Akdeniz’deki deniz savaşları sırasında İspanyollara esir düşmüş 44 Osmanlı denizcisi bu gemideydi. Bu ihtimal Kübalı genç akademisyen Yana Brossard Reyes’in yüksek lisans tezine dayanıyor. Reyes’in “Osmanlı İmparatorluğu ile Küba Arasında Köprü Oluşturan Olaylar” tezinden okuyalım:

44 MÜSLÜMAN FORSA 

“Küba topraklarına adım atan ilk Türkler ya da Osmanlılar forsalardı… Adaya Türk forsalarının geldiğini San Agustin adlı bir İspanyol kadırgasına ait kayıt defterinden öğreniyoruz. İspanyol kadırgalarında kürek çeken kölelerin adları, fiziksel özellikleri ve nereden geldikleri muntazam olarak tutulan kayıt defterlerinde yazılıdır. Mesela Küba’ya gelmiş olan, yukarıda adını verdiğimiz kadırgada 44 Müslüman forsa bulunmaktaydı, kadırganın defterine İspanyolca olarak şöyle bir kayıt düşülmüştür…”

EĞRİBOZLU RAMAZAN 

Yana Brossard Reyes, isimleri İspanyolca sıralayarak roman tadındaki tezini okuyanların heyecanını arttırıyor. Ve şöyle devam ediyor: “Türkçenin telaffuz farklılıklarından ötürü, doğal olarak bu isimler oldukça deforme edilmiş olmalarına rağmen bazılarının anlamlarını çıkarmak mümkündür. Bunlardan bazılarının Midillili Hüseyin, Eğribozlu Ramazan ile Mehmed, Anadolulu Yusuf, Gelibolulu İbrahim, Anadolulu Recep, Hüseyin, Ali, Veli, İbrahim ve Karadenizli Turgut oldukları muhakkaktır. Esirlerin akıbeti hakkında başka bir bilgi yoktur.”

KÜBA’DA MI KALDILAR 

Anadolulu Recep, Hüseyin, Ali, Veli ve arkadaşları Küba’da kalmayı başardılar mı? Yoksa batan San Agustin’de hayatlarını kaybedenlerden mi oldular? Kurtulanlardan, karaya çıkabilenlerden olsalar keşke… Diyelim ki San Francisco yakınlarında bir kasabada kendilerine yeni bir hayat kurmaya çalıştılar, başardılar ya da başaramadılar. Peki bu olasılıklardan hiçbiri olmamış olsa. Şöyle düşsel bir sona ne dersiniz: “Türk esirlerden bir kısmı yıllar sonra evine dönmüştür. Karadenizli Turgut bunlardan biridir, Arhavilidir. Arhavili İsmail, Turgut’un soyundandır.

MERAKLISI İÇİN: 

* Cervantes’in Türklere Esir Düşmesi ve Esaretinin Eserlerine Yansıması- Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi (OTAM) Sayı 3, 1992/ Prof. Dr. Ertuğrul Önalp

* Osmanlı İmparatorluğu ile Küba Arasında Köprü Oluşturan Olaylar/ Yana Brossard Reyes- Yüksek Lisans Tezi/ Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Anabilimdalı

CEM KINAY.RUYA ADASINDA TAM BIR KABUS

 

 

Avusturya’da tarihin en başarılı turizm girişimcisi olan Cem Kınay, Karayiplerde ilgisi olmayan bir siyasi kavganın içine iradesi dışında sürüklendi ve İnterpol’den hakkında kırmızıbülten çıkarıldı.

Bir subayın oğlu olan Türk Cem KınayAvusturya’da doktor olduktan sonraihtisası sırasında sıfırdan kurduğu turizm işinde, seyahat pazarının %60’ına hakim olarak bir turizmimparatorluğu kurdu. Turizm şirketi Gulet ile birlikte sahibi olduğu 19 adet Magic Lifeotellerine yılda yüz binlerce Avusturyalı’yı tatile gönderdi. Bugün ise 54 yaşındaki Cem Kınay varını yoğunu kaybetmek tehlikesi ile karşı karşıyaOysa o sadece, şirketler grubunun 2004 yılında gerçekleştirilen Almanya seyahat devi TUI’ye satışından sonra bir başkavizyonunu gerçekleştirmek istiyordu. Issız bir adanın geliştirilerek turizme kazandırılması.

 

2005 yılında Karayip sahillerindeki Dellis Cay’in beyaz sahiline ilk defa ayağını bastığındaİşte o ada burası” dedi.

İngiliz müstemlekesi Turks and Caicos adalarına ait olan 560 hektar büyüklüğündeki buküçük adayı bir İtalyan asilzadesinden 18 milyon dolar’satın aldı. Burası tüm dünya elitleriiçin lüks bir tatil cenneti olacaktı. Zaha Hadid’den Pierro Lisoni’ye kadar dünyanın en önemli mimarlarından yedi tanesi villalar, apartmanlar ve Mandarin Oriental Group için lüks bir otel tasarımı yaptı.

Mimari dergiler proje hakkında “dünyanın en trendy mimari kum adası” yazıyordu. Kınay tüm birikimlerini bu işe yatırdı. Ve başkalarını da yatırima ikna  etti.

 

Ancak, Turks and Caicos’un Başbakanı Michael Misick ile birlikte gerçekleştirdiği temel atma töreninde Kınay, Karayipler rüyasının çok yakın zamanda bir kabusa dönüşeceğini tahmin etmiyordu. İktidar partisi seçimlerden önce bir cok orada is yapan is adamiyla beraber bağış için onun da kapısını çaldı. Kınay “Bağış talebini avukatlarıma sordumBana parti bağışlarının tamamen yasal olduğunu beyan ettiler” dedi. Şirketim de “tamamen açıkşeffaf ve yasal” bir şekilde 500.000 dolar bağış yaptı. Bir süre sonra çıkan bir kasırga sonrası parti yeniden bağış talebinde bulundu ve Kınay’ın şirketi 200.000 dolar daha bağışta bulundu.

 

Bu cömertlik onun kötü kaderi haline gelecekti. 2008 yılının Ağustos ayında Büyük BritanyaDevleti ağır yolsuzluk suçlamalarından ötürü Misick’i görevden alıp parlamentoyu feshetti ve adaların özerk yönetimini düzenleyen anayasayı yürürlükten kaldırdı. Bu konuyla ilgili olaraksiyasi gözlemciler İngilizlerde, Turks and Caicosluların Kanada’ya bağlanma tercihleri ve daha da ötesi tam bağımsızlık taleplerine yönelik bir çabanın rahatsızlığı olduğunu tahmin ediyorlar.

 

Kınay bu olaylardan önce İngiltere Kraliçe’sine ait bir başka adanın daha bir kısmını satın almıştı. Joe Grant adlı bu adanın 200 hektarı için şirketleri 3,2 milyon dolar ödedi ve bir sonraki projesini hayata geçirmek üzere çalışmalara başladıYine bir otel ve villalar yapılmak üzere yola çıkılan bu projede de ortağı İtalya Lüks Grubu Bulgari idi 

 

İngilizler tarafından görevlendirilen adanın yeni sömürge valisi, Kınay’ı hükümete rüşvet verdiği için ada hissesini ucuza elde ettiğini iddia ederek kendisine asılsız suçlamalarda bulundu. Daha sonra ise her şey ardı ardına geldi. Araştırma komisyonunu henuz sonuçlanmamamış ve hatalı ara raporu yerel medyaya sızdırıldı. Bunun üzerine Dellis Cay projesine finansman sağlayan Trinidad and Tobago Unit Trust Corporation bankası vermiş olduğu krediyi geri çağırdı. İngilizler de hükümet hakkındaki rüşvet soruşturması için bir özel yetkili savcı tayin ettiler. Dellis Cay de insaat durduruldu ve her iki ada da kayyum yönetimine bırakıldı. O günden beri, yani üç yıldır yarısı bitmiş olan binalar artık yıpranma tehlikesi ile karşı karşıyaBurada mağdur olan sadece Kınay olmadı.İnşaatın ilerlemesine istinaden onunla beraber bu işe girerek 100 milyon dolar yatırmış olan diğer yatırımcılar da mağdur oldu. Proje tamamlandığında tüm yatırımcılardan bir milyar dolar yatırım sağlanmis  olacakti.

 

Kınay bütün bunların sonucunda kendisini yerel ve İngiliz menfaat grupları arasındaki siyasi bir kavganın kurbanı olarak görüyor. Herşeyi sıfırdan kendi kendine yaratan girişimci işadamı Kınay, Istanbul Maslak Sheraton Otelinde yapılan KURIER röportajında “Joe Grant adasının alımında sözleşme partneri hükümet değil, tam tersine bir önceki İngiliz sömürge valisi idi. Fiyatı o belirletti, inceledi ve satış sözleşmesini imzaladı” diye vurguladı. Nitekim, aralarında Richard Ellis ile Ernst&Young şirketlerinin de olduğu bağımsız beş denetleme şirketinin raporlarında da, adanın satış sözleşmesindeki aynı fiyat tespit edilmişti.

 

Kınay “Kimseye rüşvet vermedim ve daha başlangıçtan beri savcılık ile tam işbirliği yaptım” diyor. 2011 yılı Ekim ayında İstanbul’da kendi isteği ile yapılan sorgulamadan sonra savcılıktan bir daha haber almadı. Ta ki Turks and Caicos’un talebi üzerine İnterpol Temmuz ayı başlarında “Kırmızı bülten” çıkartana ve Kınay kendisini arananlar listesinde bulana kadar. Ancak ne Türkiye ne de Avusturya Kınay’ı şu an itibarıyla Karayipleriadeetmeyecektir. Kınay “İlk önce çok şaşırdım. Sadece hayatım boyunca bütün yarattıklarım tahrip edilmedi, itibarım da mahvedilme tehlikesi ile karşı karşıya” diyorHaklarım için mücadele etmeye devam edeceğim ve atağa geçeceğim”. Bu bayagi masrafli olacak onun icin.Bugüne kadarki vekil masraflarını ödemek için Miami’de bulunan evini ederinden çok ucuza satmak zorunda kaldı. Satıştan gelen gelir de mahkeme vesayetine verildi. Şimdi ise kendisine ailesi ve uzun yıllardan beri ortağı olan Oğuz Serim mali yardımda bulunuyorlar. Adalara tedbir konulmasına karşı mahkemeye itirazda bulundu. Ancak sömürge valisi, Joe Grant adasının Sotheby’s üzerinden açık artırmaya çıkarılacağını duyurdu. Kınay Bu aşikar bir şekilde yasalara aykırıdır, itiraz davası devam ediyor” diyerek kızgınlığını belirtiyor.

 

Bu arada geçtiğimiz ilkbaharda New York’ta bir başarı elde eti. Dellis Cay’deki 30 villa alıcısından sekizi mahkemeye başvurarak tazminat ödenmesini talep ettiler. Ancak bu dava red edildi. Kendisinin ilk villa müşterilerinden olan Hollywood yıldızı Michael Douglas ve eşi Catherine Zeta Jones ise hiç bir zaman şikayette bulunmadılar.

 

Kınay, Dellis Cay projesini tekrar hayata geçirmek için her şeyi denemek istiyor. “Bütün bu olaylar dehşet vericiBen her zaman sözümü tuttum. Daha gencim ve ticari hayatıma tabii kidevam edeceğim.

 

 

“Olağanüstü kariyer, mutlak bir itibar

 

O Avusturya Turizm ekonomisinin yıldızıydı. Öyle ki, ekonomi bakani  Martin Bartensteingöğsüne bir devlet nişanı taktı. Dönemin Avusturya Havayolları Başkanı Mario Rehulka 1997 yılında ekonomi dergisi Trend tarafından “Yılın adamı”seçilen Kınay’a Olağanüstü birkariyer. Üstün müşteri kalitesi odaklı olup birinci kalite bir iş anlayışına ve işe sahiptir” diyerek işine karşı duyduğu ciddiyeti resmileştirdi. Eğer yolsuzluk yapabileceğine dair enufak bir belirti dahi olsaydı, Avusturya Havayolları ona Touropa Tur Operatörünü satmazdı”. Eski hava yolları işletmecisi Niki Lauda, bir zamanlar en büyük müşterisi olan Kınay hakkında “sert bir müzakereci, ancak mükemmel bir iş kalitesi ve sözünün eri” dedi.

TUI Holding yönetim kurulu üyesi olan Eski Başbakan Franz Vranitzky, Almanların yönetime girmesi ile Kınay’ın da yönetim kurulu üyesi oldu. Aynı zamanda Magic Life Clublardan çokmemnun bir tatilci olan Vranitzky Tamamen işine angaje ve fikirlerine inandığım Kınay,bazen işlettiği otellerin sahipleri karşısında belki biraz fazla iyimser” diye düşünüyor.

 

 Bu makale Avusturya  KURIER gazetesinde 22 Temmuz 2012 tarihinde yayinlandi.

UN de Turks Caicos Adalarinda Gorev yapan Somurge Valilerinin Gorevlerini iyi yapmadiklari Konusuldu

turksjournal

Lack of oversight in Turks and Caicos spotlighted at UN
Published on July 21, 2012 

By Caribbean News Now contributor

NEW YORK, USA — The United Nations Committee of 24 held hearings late last month dealing with issues affecting dependent territories that are controlled by colonial powers including Britain and the USA, the majority of these being island territories that are isolated from their mother countries.

Representing the situation in the Turks and Caicos Islands (TCI) was Alpha Gibbs. He and an associate, Ben Roberts, also a native TC Islander who lives, as does Gibbs, in the US, had approached the United Nations on behalf of the TCI before.

The Gibbs UN presentation spoke at length about the lack of oversight on the part of previous British governors. This would have included Governor Posten (now deceased) Governor Tauwhare, and possibly Governor Wetherell. These three governors held office during the period…

View original post 354 kelime daha

Turks Caicos Adalarinda Politik Linc

turksjournal

n July 2008 The Governor of Turks and Caicos – representing the UK Government – appointed a Commission to conduct an Inquiry into “possible corruption or other dishonesty” in Turks and Caicos Government with Premier Michael Misick and his ministers.

Hearings were held – presided over by His Lordship, Mr. Justice Sir Robin Auld – in January of 2009, concluding in February of the same year.

In August 2009, His Excellency, then the Governor of the Turks and Caicos islands, Gordon Wetherell brought into force an Order in Council suspending portions of the Turks and Caicos Islands Constitution. Under this move Ministerial Government, and the House of Assembly – which is the only means of representing the people – was dissolved and all representative seats were vacated, with the promise of elections in 24 months. Amongst the astounding changes was that the basic right in the European Declaration of Human…

View original post 1.003 kelime daha

Secim Yardimi Rusvet Sayildi

 

500 bin dolarlık ‘seçim yardımı’ rüşvet sayıldı, şimdi İnterpol listesinden çıkma yolu arıyor

Vahap Munyar,Hürriyet ,20.Temmuz.2012

AVUSTURYA’nın başkenti Viyana’da iki arkadaşıyla kurduğu turizm şirketiyle Türkiye, Tunus, Yunanistan ve Mısır’a kadar uzanan Magic Life markasını yaratan, daha sonra TUI’ye satan Cem Kınay, 2005 yılında Karayipler’deki Turks and Caicos adalarına yöneldi.

Donatetella Zingane Dini’ye ait Dellis Cay Adası’nı 18 milyon dolara satın aldı. Hedefi, adada lüks otel, rezidans ve villalar yapmaktı. İngiltere’nin kontrolünde olan Turks and Caicos Adaları’nda ayrıca bir hükümet de vardı. Dellis Cay Adası’nı satın aldığı Donatella Zingane Dini, Cem Kınay’a öneride bulundu:
– Turks and Caicos Başbakanı Michael Misick’le sizi tanıştırmak isterim.
Kınay, 600-700 milyon dolar yatırım yapacağı adalar ülkesinin Başbakanı’yla tanıştırılma önerisine sıcak baktı. Tanışma sonrasında bir yandan yatırım için kolları sıvarken, diğer taraftan adalar ülkesinde seçim gündeme geldi. Başbakan Misick’in ekibi, seçim kampanyasına maddi destek istedi, Kınay avukatlarına sordu:
– Başbakan’ın seçim kampanyasında maddi yardımda bulunmak Turks and Caicos yasalarına uygun mudur?
Avukatlar yasal açıdan sakınca olmadığını bildirdi. Bunun üzerine Cem Kınay, Başbakan’ın seçim kampanyası çerçevesinde 500 bin doları verdi. Bu rakamı şirket kayıtlarına da yansıttı. Dellis Cay Adası’ndaki yatırım için hazırlıklarını sürdürürken, Turks and Caicos hükümeti bir teklif yaptı:
– Joe Grant Adası’nı da size verelim.
Pazarlık yapıldı, o adayı da 3.2 milyon dolara aldı. Böylece, Turks and Caicos’ta iki ada sahibi oldu. İşletme için Mandarin Orient’le anlaşan Kınay, 2008 haziran ayında temel atıp inşaata başladı.
Temmuz ayında ise İngiltere, Turks and Caicos’a dönük bir araştırma komisyonu görevlendirdi. Komisyon, Başbakan Misick’in seçim kampanyasında aldığı yardımları ve adalardaki bazı rüşvet, yolsuzluk olaylarını araştırmaya başladı. 2009 Şubat ayında Başbakan’ın kampanyasında destek verenlerin listesi Komisyon’a gitti, o gün ilk kez adları resmen geçti.
Kınay, bunun üzerine 2009 Mart ayında İngiltere’ye gitti, bir avukatlık ofisiyle anlaştı. Çünkü, İngiltere’nin oluşturduğu Komisyon Turks and Caicos’ta araştırma yapıyor, suçlamalar sızıyor, ancak Cem Kınay ve şirketinin yöneticilerine kimse birşey sormuyordu. İngiltere’deki avukatlık ofisi Komisyon’a bir mektup yazdı:
– Cem Kınay, araştırmalarınızda kendisini ilgilendiren konularda yardıma hazırdır.
Komisyon’dan 2-3 ay sonra yanıt ulaştı:
– Taşınma yaşadık. O nedenle geç yanıt verdik. Eğer gerekirse sizinle görüşme yaparız.
Avukatlık ofisi Komisyon’un yanıtını pek sevmedi:
– Cem Bey, öyle anlaşılıyor ki Komisyon düzenleyeceği rapora sizin adınızı da koyacak.
Bunun üzerine 2009 Haziran ayında Kınay’ın avukatları Turks and Caicos’ta mahkemeye başvurup, tedbir istedi:
– Komisyon’un açıklayacağı raporda bizim ismimiz yer alırsa, bu bölüm kamuoyuna açık tutulmasın.
Mahkeme tedbir kararı verdi. Ancak, her nasıl olduysa İngiltere’nin atadığı Vali, söz konusu raporu internet sitesinde yayınladı. 8 saat sonra, “teknik hata yaptık” diyerek yayından çekti.
Ancak, söz konusu 8 saat, Cem Kınay’ın adını “rüşvetçi”ye çıkarmaya yetti… Ekim 2009’da da İngiltere, söz konusu soruşturma için Turks and Caicos’a bir süper savcı tayin etti. Kınay, Kasım 2009’da özel savcıdan randevu alıp, kendi penceresinden olanı biteni anlattı…
2011’e kadar bu konudaki sesler kesildi. Bu dönemde Kınay’ın avukatları 4-5 kez Komisyon’a “İfade verelim” diye başvuruda bulundu. Ekim 2011’de, İngiltere’nin İstanbul’daki Başkansolosluğu’na giderek ifadesini verdi.
Derken 10 Temmuz 2012’de İngiltere ve Turks and Caicos yönetimi, Cem Kınay’ın da aralarında bulunduğu bazı kişiler hakkında “Kırmızı Bülten” çıkarttırdı… Bu bülten Kınay için dünyanın 190 ülkesinde “yakalama emri” anlamına geliyordu…
Kınay, 500 bin dolarlık seçim yardımıyla üzerine yapışan, “rüşvet veren” damgasını nasıl sileceğinin yollarını araştırırken, şimdi de 190 ülkede “aranan adam” listesine girdi…
Şimdi bir yandan her an ifade vermeye, dava açılırsa mahkeme karşısına çıkmaya hazır beklerken, diğer taraftan “Kırmızı Bülten”den çıkmanın yollarını arıyor…
Bunun temel yolunun hükümetin desteğini alabilmekten geçtiğini biliyor…

Interpol’un aradığı adamın işlerini devralan çıkar mı

TURKS and Caicos’daki projesi “rüşvet verdin” suçlamasıyla 2 yılı aşkın süredir yarım şekilde duran Cem Kınay’ı yakın çevresi çözüme dönük uyardı:
– Projeyi bu haliyle birilerine devretseniz…
Kınay için bu formül pek işleyecek gibi görünmüyordu:
– 10 Temmuz’a kadar rüşvet verdiğime dönük suçlama vardı. Şimdi buna “Kırmızı Bülten”le aranmak da eklendi. Bu halde kiminle işin devri için görüşebilirim.

Trinidad bankası krediyi kesince inşaat durdu, villa alanlar anında davayı açtı
CEM Kınay’ın adı Turks and Caicos’ta “rüşvet verenler” listesine girince Trinidad merkezli TTUTC adlı banka anında karşısına dikildi:
– Rüşvet verdiniz mi?
Kınay, bankanın kredi komitesinin defalarca yinelediği soruya hep aynı yanıtı verdi:
– Rüşvet vermedim. Başbakan’ın seçim kampanyasına maddi destek verdim. Bu, şirketimizin kayıtlarında da yer alıyor.
Krediyi inşaat ilerledikçe kullandıran banka, eylül ayında kullandırması gereken 7 milyon dolarlık dilimi durdurdu. Böylece Türk müteahhitlerin yürüttüğü, 500’e yakın Türk personelin çalıştığı, malzemelerin bir bölümünün Türkiye’den gittiği inşaat da yarım kaldı.
Cem Kınay’ın projede yer alan villardan sattığı çoğu ABD’li müşterler, inşaatın durması üzerine kalan ödemelerini durdurup, paralarının iadesi için New York’ta dava açtı.
New York’taki mahkeme Cem Kınay’ı haklı buldu:
– İnşaati Kınay’ın elinde olmayan nedenlerle durmuştur…
Villa müşterileri bu kez Trinidad merkezli bankaya hesap sormaya başladı:
– Villaları almak üzere imzaladığımız kontratlarda bankanızın, “Bu proje bizim güvencemizde yürüyor” belgeleri vardı. O halde banka paralarımızın iadesini üstlensin.
Böylece 2009 Eylül ayından beri Dellis Cay’deki projede işler dondu, çivi çakılmaz oldu…

Joe Grant Adası’nı ‘ucuza kapattın’ davası da sürüyor
TURKS and Caicos’ta Cem Kınay’ı sıkıştıran tek konu, seçim kampanyasına maddi yardımın “rüşvet” sayılması değildi. Ada hükümetinin, “Siz alın” diyerek 3.2 milyon dolara sattığı Joe Grant Adası konusunda da dava açıldı:
– Bu ada Cem Kınay’a peşkeş çekildi. Ada çok ucuza satıldı…
Kınay, bu davada şu savunmayı geliştirdi:
– Ben Kraliçe’nin mülkü sayılan Joe Grant Adası’nı İngiltere’nin atadığı valinin onayıyla aldım. Fiyatı belirleyen de valinin atadığı şirketti.
Yakın çevresi Kınay’a bu adayı iade etmesini önerdi:
– Sonuna kadar direneceğim. Mahkemenin kararını bekleyeceğim.

Dosya Avusturya’ya ulaştı kaçmam, hesabımı veririm

İNGİLTERE ile Turks and Caicos yönetiminin çıkardığı “Kırmızı Bülten” üzerine Cem Kınay, artık pek bağlantısı kalmasa da Interpol dosyasının Avusturya’ya ulaşıp, ulaşmadığını soruşturdu ve yanıtı aldı:
– Avusturya’ya ulaşmadı.
Ekibi bu kez Türkiye’deki durumu yokladı:
– Henüz dosyanın Türkiye’ye ulaşıp ulaşmadığına dair bir bilgi yok.
Yakın çevresi Cem Kınay’a sordu:
– Dosya Türkiye’ye ulaşırsa ne yapacaksınız?
Kınay’ın yanıtı çok net oldu:
– Benim kaçak yaşamam söz konusu değil. Turks and Caicos’ta İngiltere’nin siyasi operasyonuna kurban gittim. Çağırırlarsa gider ifademi veririm. Dava açılırsa da kendimi savunurum.
Cem Kınay, arkadaşlarıyla birlikte imza attığı Magic Life markasını yaratma başarısını Turks and Caicos’da farklı şekilde yinelemeyi planlarken üzerine “rüşvet” damgası yapıştı, adı “Kırmızı Bülten”e girdi…
Bakalım bu badireyi atlatabilecek mi?

 

turksjournal

 

AG drops all cases against Mario Hoffman
By Hayden Boyce – Publisher & Editor-in-Chief

The Turks and Caicos Islands Government (TCIG), through Attorney General Huw Shepheard, has reached a “confidential settlement” with Russian billionaire and Salt Cay developer Mario Hoffman, who was once at the centre of corruption allegations following the Sir Robin Auld Commission of Inquiry.
A press release from the Attorney General said that after several years of claims and counterclaims, they have settled all current claims and proceedings between his office and Hoffman.
Shepheard stated: “The terms of the settlement are confidential, but the parties have agreed to make public all significant terms. Mr Hoffmann and the Development Companies have transferred all the lands on Salt Cay which they own or lease to TCIG, totaling some 1,506 acres; Mr Hoffmann and the Development Companies have made a contribution to TCIG’s costs; Mr Hoffmann has surrendered his…

View original post 888 kelime daha

turksjournal

Democracy is in danger in Turks and Caicos Islands.

In August 2009 Hon.Governor Whetherell brought into force an Order in Council suspending TCI constitution.House of Assembly was dissolved and all representative seats vacated.

Amongst the astounding changes was that the basic right in the European Declaration of Human Rights to a Trial by JURY was also suspended

The sole political power is now Governors,appointed by UK Government.

I have been made a victim of politics of Turks and Caicos.In English law,the saying is that “justice must not only be done,but it must be seen to be done”.

Dr.Cem Kinay

 

View original post

turksjournal

Hon.Governor Wetherell on the day of signing DA of Joe Grant together with Michel Neutelings,Director of  Joe Grant companies and Deputy AG

7nov2008- Joe Grant Cay Development Agreement

JOE GRANT CAY – Development agreement final execution 071108

I have no info,where now Hon.Governor Wetherell is living.He is most possible enjoying the immunity for his doings in Turks and Caicos Islands and most probably ,he is aware which lives he already destroyed through his doings,when he was Governor in Turks and Caicos Islands.

I can only hope,that he is reading this article too

During his years he was only seen,when he was in TCI TV’s.He was never feeling as a part of TCI community .

TCI People will never forget him,because he brought TCI in the most difficult times of the history.

TCI is still after 3 years looking to go back in democracy .

He is responsible for economical disaster…

View original post 169 kelime daha